Nisan, 2008 için arşiv

Ebru Çapa – kulak çekme yazıları

Posted in Uncategorized on Nisan 28, 2008 by earpull

Müsamere 29 Nisan 2007 – Hürriyet

DUDAKTAN SUFLELER

…Fakat bir sinirsek tonda, Başbakan’dan aldığı, dudaktan kulağa suflelerle Erdoğan’cılık oynadığı bölüm var ya, resmen ekranın camından içeri ellerimi uzatıp çocuğun her iki kulağına birden asılmak istedim…

———————-

Çingen çalar, Kürt söyler, Türk oynar 11 Mayıs 2003 – Hüriiyet

…5 Mayıs’ı 6’sına bağlayan akşam, o ablayı kulağından tuttuğum gibi, Ahırkapı’ya götürmek isterdim. Eteğinde ne kadar faşist, seçkinci, cahil taş varsa, Ahırkapı Roman Orkestrası’nın civelek melodileri eşliğinde, Arnavut kaldırımına dökebilsin diye…

————————————–

BULUĞ ÇAĞI HALLERİ 21 Ekim 2006 – Hürriyet

…İşte bu ikisi habire birbirlerini tartaklıyorlar filan. Bir kavga, sonra bir sarılış… Hani insanın ikisini kulağından tutup “Ayrılın bakayım, şimdi böyle yapıyorsunuz ama vallahi bünyeyi buluğ basmış da ondan. Bakın valla ileride hatırlayıp bu hállerinize çok güleceksiniz” diyesiniz gelir. Benim geliyor en azından ya, artık iyiden iyiye kocakarı muhabbetine sardırmış olduğum için utanıyorum da bir yandan…

—————————

Üslubuna kurban olduğumuzun Başbakan’ı yine mühim beyanatta bulunmuş 24 Eylül 2006 – Hürriyet

…Benim de naçizane bir sorum olacak ayrıca? Eline çakıyı alan yurdum insanı, memleketin bir kaldırımını parselleyip kendi otopark mafyasını oluşturmuş durumda zaten. Yarın bir gün diyelim Beyoğlu’nda araba park edeceksiniz. Herif de gelmiş, “Saati 20 káğıt, bayıl bakalım” diyor. Ne diyeceksin? “Vergimi duble duble ödedim kardeşim, otomobilin boyasını çizer ya da lastiğini söndürürsen seni kulağından tuttuğum gibi Kadir Topbaş’a götürürüm” mü?

——————————

Aşkın acısız Adana tipi mideyi yakmayan bir modeli mevcut olsun istiyorum

06.03.2004 – Hürriyet

…Hiç zannetmiyorum ya, bir gün benim de bir kızım olursa, ona tam tersini salık vermeyi düşünüyorum: Yavrucuğum, adamın biriyle birlikte olmaya karar verdiğinde ilk işin herifi kulağından tuttuğun gibi, álemin en kalabalık gece kulübüne götürmek olsun.

————————–

Aylin Aslım Hakkında 2 / Hürriyet – 04 09 2007

Aylin Aslım , hayatı kulağından tuttuğu gibi evin kapısının girişindeki vestiyerin akısına asıp, evden çıkmadan yaşamak nedir bilen kardeşlerimizden zaten. (Çıkınca da pir çıkanlardan; ayrı…)

——————————-

Hür doğdum hür ürerim (!) kime ne, kime ne? 15 Temmuz 2004 – Hürriyet

Onların kendi rızasıyla sevişmesi, dış kapının dış mandalı olan sizi gerebilir ve bunu üzerinize vazife edinip, vazifeşinaslığı aşan işgüzar bir tutumla, kulağından tuttuğunuz gibi o gençleri genital kontrole gönderebilirsiniz. Devlet size bu hakkı tanıyor. Bunun için o gençlerin ebeveyni olmanız bile gerekmiyor.

———–

Yaşasın hamaset! 10 Eylül 2006 – Hürriyet

Eh işte… Geçtiğimiz hafta karne belgesini de görmek nasip oldu. Ve karnelerin durumuna bakacak ve okul tabiriyle ifade edecek olursak, kimi Milletvekilleri’nin eline resmen belgesini vermek lázım. Kulağından tutup, “Sizin çocuktan milletvekili olur, nitekim olmuş ama o ünlü çulsuz dervişin padişah oğlu masalını da hatırlatmadan edemeyeceğiz” diyerek ebeveynlerine teslim etmecesine…

——————————-

Pek tırnak içinde deprem “gerçeği” 10 Kasım 2006 – Hürriyet

Yangın ve deprem sırasında trafiği engelleyen araçları kaldırması gereken, 30 cm.’lik betonu delerken aynı zamanda su fışkırtan aracı kullanan arkadaş, temsili araç işlevi gören mavi kamyoneti kulağından bir tuttu, o tutuş… Káğıt gibi buruşturdu

—————————————-

—————————————-

TİYATRO – KULAK ÇEKME

SÜSLÜ SAKSI ÇIKMAZI
OYUN
2 PERDE
YAZAN:SEMA İSLİM UTANDI

Hacer Hanım– Neee!.. Ulan, bırak çocuğu! Gelmeyeyim aşağıya!..

Ercan– Gel, gel! Bırakmıyorum işte!

Hacer Hanım– Edepsiz! Gelirsem fena yaparım bak!

Ercan– Gel, erkeksen gel!

Hacer Hanım– Öyle mi? Şimdi görürsün! (Içeri geçer. Çocuklar boğuşmaya devam ederler.)

Ahmet– Ah, anne!

Ercan– Ağla,ağla,açılırsın. Çekirdekleri ezmek ne demekmiş gör!

Hacer Hanım– (Aşağıda belirir.) Ulan, bırak demedim mi ben sana çocuğu? (Ercan’ı kulağından yakalar. Alt komşusuna sesini duyurmaya çalışarak) Hu, Zehra Hanım, hu! Çık da gör oğlunun terbiyesizliğini…

Ercan- (Debelenir.) Bırak be, bıraksana kulağımı!..

Zehra Hanım– Ne var? Ne oldu? Aaa, hanım koparacaksın oğlanın kulağını!

Hacer Hanım– Sen ne diyorsun yahu? Boğuyordu az daha çocuğumu! Üstelik pabuç kadar da dili var! (Ercan kendini kurtarır. Ahmet’in yanına gider.) Ne biçim çocuk yetiştirmişsin?

Zehra Hanım– Ne demek ne biçim çocuk yetiştirmişsin?! Sen kendi çocuğuna bakasıl!…………………………….

————————-

MAHALLE KAVGASI

Nisan 7, 2007 10:18 pm (SKEÇLER)

KAHRAMANLAR:
Ahmet
Sinan
Veysel
Sıdıka (Ahmet’in annesi)
Nazife (Sinan’ın annesi)

(Sokakta çocuklar misket oynamaktadır.)
Ahmet: Hah! Vurdum vurdum; hepsi benim, hepsi benim!
Sinan: Hadi lan, değmedi!
Ahmet: Yalan mı söylüyorum lan, değdi işte!
Sinan: Yalan tabii, yanından geçti; Veysel, sen söyle değdi mi değmedi mi?
Veysel: Vallahi değer gibi oldu; ama değdi de diyemem değmedi de diyemem.
Sinan: Ne demek lan değdi gibi oldu! Ya değer ya değmez!
Veysel: Yahu ne bileyim işte, tam göremedim.
Sinan: Ben anlamam arkadaş, değmedi.
Ahmet: Oynamıyorum lan! Al Hepsini atıyorum! (Bütün misketleri atar, ağlayarak oradan gitmek ister, Sinan bırakmaz.)
Sinan: Var mı lan öyle ütüp ütüp gitmek? Daha oyun bitmedi. Benim çok zararım var!
Ahmet: Lan bıraksana kolumu! Anneaa, bıraksana kolumu lan!
(Sinan bir tokat atar, bir de Ahmet’in poposuna tekme atar.)
Sinan: Anneaa, ne vuruyon lan? Seni dövdüreceğim oliş!
Ahmet: Hadi lan! Dövdürecekmiş!

(Sesleri duyan Sıdıka sokağa gelir, çocukları ayırır, Sinan’ın kulağına yapışır.)

Sıdıka: Utanmıyor musun kendinden küçüğü dövmeye sen! Hu Nazife hanım Nazife hanım çık da gör oğlunun terbiyesizliğini!
Sinan: Bıraksana kulağımı ya! Anneeee!
(Sesleri duyan Nazife sokağa fırlar.)
Nazife: Aaaa! Hanım hanım kendine gel! Sen kimin kulağını çekiyorsun öyle?
Sıdıka: Sen ne diyorsun be kadın! Az daha senin oğlan benim çocuğu öldürecekti. Hem maşallah pabuç kadar da dili var.Ne biçim çocuk yetiştirmişsin!
Nazife: Ne demek ne biçim çocuk yetiştirmişsin! Sen kendi çocuğuna bak ayol!
Sıdıka: Aaa! Üstüme iyilik sağlık! Gördünüz mü suçlu biz olduk!
Nazife: Üstüne iyilik mi olur, sağlık mı olur; orasını sen daha iyi bilirsin artık.
Sıdıka: Bana bak, ne demek istiyorsun sen, terbiyesiz karı! Anasına bak çocuğunu al! Senin verdiğin terbiye ancak bu kadar olur!
Nazife: Ha hay! Sen kendine bak be! Bir kocaya sahip olmadın, oğluna mı sahip olacaksın!
(Bu arada çocuklar kol kola girip annelerini seyretmeye başlarlar.)
Nazife: Bırak lan o çocuğu gebertirim şimdi seni!
Sıdıka: Ulan dertlerin büyüğünden gidesice gevurun çocuğu, sen değil miydin az önce dayak yiyip bas bas bağıran? Bırak çabuk onu!
(Nazife çalımla sahneden ayrılır, peşinden Sıdıka çıkar.)
Ahmet: Ulan amma da cazgır anan var ha!

Sina Hadi lan, sanki senin annen daha farklı! Haydi oynayalım.

(Sinan Ahmet’in poposuna bir tekme atar, Ahmet de Sinan’ın poposuna.)
-SON-